Psikiyatriste ne zaman başvurmalıyım?
Psikiyatriste ne zaman başvurmalıyım?
Her ne kadar psikiyatriste gitmek için ‘akıl hastası’ olmak gerekliliği fikri kırılmış olsa da halen insanlar bu konuda bazı çekinceler yaşayabiliyor. Oysa günümüzün hızlı dünyasında ilişkiler, sosyal destekler giderek azalmakta ve insanlar gündelik sıkıntılarla baş etmekte zorluklar yaşamaktadır. Hayatımızın her döneminde bazı zorluklar yaşamak, bazen bunların üstesinden gelemeyip çaresiz hissetmek insan olmanın gereği. Peki ne zaman yardım almalıyız? Bir uzmana başvurmamız gerektiğine nasıl karar vereceğiz? Psikiyatriste mi Psikologa mı gitmeli? Psikiyatrist kimdir, psikolog kimdir? Psikiyatrist; 6 yıl Tıp eğitimi aldıktan sonra Ruh Sağlığı (Psikiyatri) alanında 4 ila 5 yıl süren bir uzmanlık eğitimi almış kişidir. Bu eğitimin içinde kişiyi bir bütün olarak değerlendirebilmesine olanak sağlayan tıbbi bilgi ve donanıma sahiptir, böylece yaşanan sıkıntının biyolojik unsurlarını da fark ederek psikolojik sıkıntılarının tedavisine eğilebilen, gerektiğinde ilaç, gerektiğinde de psikoterapi dediğimiz tedavi yöntemini uygulama yetkinliğine sahip kişidir. Bazı psikiyatrik hastalıklar sadece ilaç tedavisi gerektirirken bazılarında da en etkili yöntem ilaç ve psikoterapinin birlikte kullanımıdır. Psikolog ise Psikoloji bölümünde 4 yıl süreli lisans eğitimi almış kişidir. Tanı ve tedavinin takibi amacıyla testlerin uygulanması, uzmanlaştığı alanda psikoterapi uygulaması yapabilir. Psikiyatrist ve psikologlar bir ekibin üyeleridir ve gerektiğinde beraber çalışabilirler. Peki hangi durumlarda bir Psikiyatriste başvurulmalı? Her türlü ruhsal sıkıntı ile ilgili danışmanlık veya tedavi almak için Psikiyatriste başvurulabilir. Burada kilit nokta Yaşam Kalitesidir. Eğer bir sorun hayatınıza bir şekilde devam etmenize engel olmuyor ama yaşam kalitenizi düşürüyorsa, mutlaka bir uzman görüşü alınmalıdır. Örneğin yoğun çalışan birisiniz, işinize devam edebiliyorsunuz ama sıkıntılarınız nedeniyle dikkatinizi toplamakta zorluk yaşıyor, işlerinizi bitiremiyorsunuz. Veya işinizde bir sorununuz yok ama insanlarla ilişkilerinizde sorunlar yaşıyorsunuz ve bu yaşam kalitenizi etkiliyor. Günlük hayatınızda ve işinizde belirgin bir sorun yok ama uykusuzluk nedeniyle sabahları işe gitmekte zorlanıyorsunuz ve enerjiniz hep düşük. Bunlar gibi müphem belirtiler için yardım almaya çekinildiği zaman kendi kendine durum toparlamadığında ‘ben çok güçlü biriydim ama şu an yapamıyorum’ duyguları ile daha sıkıntılı bir sürece davetiye çıkarır. Dolayısıyla bir ruh sağlığı profesyoneline başvurmanın tek koşulu ağır bir ruhsal hastalık yaşamak değildir. Yaşam kalitesini düşüren her durum danışılmayı hak eder.