Tedaviler

İletişim


E-mail

info@aycesener.com

Telefon

+90(322) 999 58 76
+90(546) 407 20 80

Adres

Çınarlı Mah. 61027 Sk.
Sunar Nuri Çomu İş Merkezi
Dış Kapı No: 16 B Blok
Kat: 6 Daire : 36 Seyhan/Adana

Bipolar Bozukluk-İkiuçlu Bozukluk

İki uçlu bozukluk (bipolar bozukluk, eski adıyla manik-depresif hastalık)iki ayrı hastalık dönemleriyle karakterize bir ruhsal bozukluktur. Kişinin ruh hali, enerjisi, konsantrasyonu ve günlük yapılan aktivitelerini yerine getirme becerisi etkilenir.Günlük hayatın akışında gerçekleşen iniş-çıkışlardan farklı olarak, bipolar bozukluk bulunan kişiler,  keskin iniş-çıkışlara bağlı iş ortamında, okul hayatında, aile ve arkadaş ilişkilerinde sorunlar yaşayabilir. Bu hastalık dönemlerinden bir tanesinde taşkınlık, coşkun ruh hali (mani), diğerinde ise çökkünlük (depresyon) bulunmaktadır, yani bir başka deyişle kişinin ruh hali uçlarda seyreder. Birbirlerine zıt gibi görünen bu iki hastalık dönemi yatışma ve alevlenmelerle seyreder. Hastalık dönemleri dışında ise hasta sıklıkla tamamen normaldir. Bazı hastalarda ise günlük yaşamı kısmen etkileyen kalıntı belirtiler görülebilse de, hastalar düzelir.

Hastalık dönemlerini ele almak gerekirse, mani veya taşkınlık dönemi duygu durumunun çok yükseldiği, hastanın aşırı coşkulu olduğu dönemdir. Bu dönemde hastada abartılı önemli biri olduğu düşünceleri veya ayağı yere basmayan projeler, kendini olduğundan çok daha yüksekte hissetme, düşüncelerin hastanın zihninde adeta yarışması- bazen kontrolden çıkması, kendini aşırı enerjik hissetme, uyku gereksiniminde azalma, hatta uyku gereksinimini inkar etme, sonuçlarını düşünmeden heyecanlı veya eğlenceli faaliyetlere kalkışmak (çok fazla para harcama, aşırı hızlı araba kullanma), riskli davranışlarda artış (rastgele cinsel ilişkiler, tehlikeli sporlarla uğraş) görülen belirtilere örnektir.

Diğer yandan depresyon veya çökkünlük dönemi ise yukarıda yazılan durumun tam tersidir. Depresyonda ise hastada mutsuzluk, karamsarlık, umutsuzluk, özgüvende azalma, değersiz hissetme, abartılı suçluluk veya pişmanlık duyguları, eskiden zevk aldığı faaliyetlerden zevk alamama, iştahsızlık veya uykusuzluk gibi değişiklikler, ölüm ve intihar düşünceleri, bedeninde nedeni açıklanamayan ağrılar ortaya çıkabilir.İki uçlu bozukluk toplumlar arası farklılık göstermemekte ve ortalama olarak %1 civarında görülmektedir. Erkek kadın oranı eşittir ve belirtilerin ortalama başlangıç yaşı 20 yaş gibi erken olmasına rağmen ilk doktora başvuru ile arasında ortalama 5 yıl gibi bir süre gösterilmektedir (O. Özt).

Hastalığın ortaya çıkma nedenleri arasında genetik etkenler azımsanmayacak orandadır ve genetiğin etkili olduğu en belirgin psikiyatrik hastalık olduğu söylenebilir. Nedenlerden bir diğeri ise beyinde hücreler arası iletiyi sağlayan kimyasal maddelerin taşınmasında veya düzeylerinde ortaya çıkan değişikliklerdir ve beyinde iletiyi bozarak düşünce, bellek, öğrenme ve duygu durumun düzenlenmesini etkiler.

Stresli veya travmatik olaylar da iki uçlu bozukluğun ilk hastalık döneminin ortaya çıkmasına neden olabilir veya ilerleyen nedenleri tetikleyebilir. Bu kimi zaman ailede görülen bir ölüm, işini kaybetmek, doğum veya taşınma gibi olaylardır, bazen de işte yükselme, askere gitme, evlilik, okul veya iş kaynaklı evden ayrılmanın gerekmesi gibi gelişimsel, kişinin olmasını olumlu karşıladığı durumların varlığıdır.

İki uçlu bozukluğun seyrindeki en önemli özelliklerden birisi ise mevsimsellik göstermesidir. Mevsimsel özellik olarak; hastalar ilkbahar – yaz aylarında taşkınlık, coşkunluk yaşarken, sonbahar – kış aylarında ise çökkünlük, durgunluk döneminin daha sık görülmesi beklenir. Özellikle ilkbahardan yaz aylarına geçiş hastalığın alevlenmesi açısından en riskli dönem gibi görünmektedir. Hastaların yaklaşık dörtte biri bu mevsimsel özellik nedeniyle ilkbaharın son günleri, yazın ilk günlerinde kötüleşirler. Kötüleşme yaşanan bugünlerde hastalarda dürtüsel, tepkisel davranışlar, saldırganlık eğiliminde artma, öfke patlamaları, aşırı para harcama, taşkınlaşma, uykusuzluk azımsanmayacak orandadır. Bunların yanı sıra zaman zaman intihar eğilimi, daha doğrusu kendine zarar verme davranışı da görülebilir. İntihar bu dönem için çok yüksek oranlarda olmasa bile, artmış risk yönünden dikkatli olmakta yarar vardır. Ayrıca bu mevsimde hastaların dikkatleri de daha bozuk olur. Sonuç olarak, bu mevsim hastaların hastalanma eşikleri göreceli olarak düşük olmaktadır ve buna bağlı olarak da hem kendisine hem çevresindeki kişilere zarar verme riski taşıyan davranışlar gösterme potansiyeli vardır.

İki uçlu bozukluğun tedavisinde ilaç tedavileri önem taşımaktadır. Hastalığın ilk yıllarında ataklar daha seyrek, birkaç yılda bir iken, ilerleyen yıllarla beraber hastalık dönemleri arasındaki süre kısalabilir. Bozukluk tedavi edilmezse, ortalama bir mani dönemi birkaç ay (ortalama 2 ay kadar) sürebilir. Tedavi edilmeyen depresyon döneminin süresi ise 6 aya kadar uzayabilir. Hastalık dönemleri arasında birçok kişi normal duygu durumlarına döner, ancak tedavisiz vakalarda yaşamını daha az etkileyen bazı tortu belirtiler sebat edebilir. Kimileri ise çökkün veya durgun bir duygu durum içerisindedir. Bazı hastaların hastalık belirtileri arasında hiç ara olmazken, kimilerinde kısa süreli aralar görülebilir

İki uçlu bozukluğun belli bir tedavisi yoktur, her hastaya göre doktoruyla ortaklaşa olarak bir tedavi programı hazırlanır. Bu tedavi programında ilaç tedavisi yanı sıra yaşamın düzene sokulması, uykunun düzene sokulması, kötü beslenme ve alkol – madde kullanım alışkanlıklarından uzaklaşma, pozitif düşünme ve davranma becerilerini geliştirme, stresle başa çıkma stratejilerini öğrenme, hastalığın seyri konusunda ayrıntılı bilgiye sahip olma bulunmaktadır. İlaç tedavisi olarak tercih edilen ilaçların başında lityum gelirken, ayrıca valproat, karbamazepin gibi antiepileptikler, antipsikotikler kullanılabilmektedir.

İki uçlu bozukluğun tedavisinde hastalık dönemlerinin tedavi edilmesi kadar, hastanın yeniden hastalanmasını engellemek adına koruyucu tedavi de planlanmaktadır.

Hastalık dönemi öncesinde uyarıcı belirtileri fark etmek, erken müdahale açısından oldukça önemlidir. Hastanın arkadaşlarına ve aile bireylerine de bu uyarıcı belirtileri anlatarak, onların da fark etmelerinin sağlanması önemlidir, kişi özellikle hastalığın ilk dönemlerinde başlayan hastalık belirtilerini tam değerlendiremeyebilir, aşırı iyilik halini olmak istediği normal hali olarak düşünebilir.

Bu mevsim geçişlerinde hastaya olabildiğince yakın olmakta yarar vardır. Hastanın uyarıcı belirtilerini yakından takip etmelidir. Mutlaka uyku düzenini korumalı, gece uykusuna özen göstermelidir. Günde sekiz saat uyumak kadar bu uykuyu gece almak da gereklidir. Hasta taşkınlaşmaya başladığı takdirde, hızla yakınlarına ve doktoruna ulaşmalıdır. Hastalığın tırmanmasını beklemek hastalığın kontrolünü çok zorlaştırır. Erken müdahale tedavi yanıtını arttırır. Ayrıca yine bu mevsimde taşkınlaşma riski nedeniyle kredi kartlarını hastadan uzak tutmak, araba anahtarını kontrollü vermek, ilişki kurduğu arkadaşlarını takip etmek olası zararları engeller.

Bu dönemde uyarıcı belirtiler arasında:

• Az uyuma veya uyumama isteği

• Etrafı rahatsız edecek davranışlarda bulunmak

• Çok sayıda düşüncenin zihinde uçuşması

• Aşırı konuşkanlık

• Kolayca heyecanlanmak veya huzursuz hissetmek

• Pervasızca para harcamak

• Kilonuzda ve iştahınızda aşırı düzeyde değişiklik bulunmaktadır.

 

Hastalığın tekrarı ihtimaline karşı tetikte olabilmek için özellikle mevsim geçişlerini de içine alacak şekilde hastanın doktoru ile belli periyotlarla görüşmesi, iyi olsa bile (ötimik dönemde) muayeneye gelmesi atak dönemlerinin atlanmaması açısından önemlidir. En sık yapılan hatalardan biri kişilerin iyi oldukları gerekçesi ile doktorlarına danışmadan ilaçlarını kesmeleridir. Hastalığın ataklarla seyreden, arada normal dönemlerle gittiği doğası nedeniyle ara iyilik dönemlerinde koruyucu tedavi verilmesi esastır, kişileri atakların sıklaşması ve ağır geçmesi ihtimaline karşı koruyucudur. Bu nedenle doz değişiklikleri veya ilacın kesilmesi gibi durumlar kişiyi takip eden doktorla beraber titizlikle planlanmalıdır.